SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L İMAN

<< 17 >>

باب: علامة الإيمان حب الأنصار.

10. Îmanın Alâmeti Ensarı Sevmektir

 

حدثنا أبو الوليد قال: حدثنا شعبة قال: أخبرني عبد الله بن عبد الله بن جبر قال: سمعت أنسا، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال:

 (آية الإيمان حب الأنصار، وآية النفاق بغض الأنصار).

 

[-17-] Enes r.a. şöyle demiştir: Nebiyyi Mükerrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: İmanın alâmeti ensarı sevmektir, nifakın (münafıklığın) alâmeti ise ensara buğzetmektir.

 

Tekrar: 3784.

 

AÇIKLAMA:     Ensar", Allah Resûlü'ne yardımcı olanlardır ki, bunlar Evs ve Hazreç kabileleridir. Onların çocuklarına, antlaşmali olduğu kimselere ve azat ettiği kölelere de bu isim verilir. Hz. Peygamber'i ve beraberindekileri Medine'ye hicretten sonra barındırdıkları, onların hizmetlerini gördükleri, mallarını onlarla paylaştıkları, pek çok konuda onları kendilerine tercih ettikleri için bu yüksek dereceye diğer kabileler değil de yalnızca onlar nail olmuşlardır. Onların yaptığı bu işler, Arap olan ve olmayan bütün fırkaların onlara düşmanlık etme­sini gerektiriyordu. Düşmanlık ise öfkeyi getirir. Ardından onlara özgü nitelikler başkalarının onları kıskanmasını gerektiriyordu. Kıskançlık da öfkeyi getirir. Bu sebeple onlara öfke duymayı yasaklayan uyarı gelmiş ve onları sevme konu­sunda teşvik söz konusu olmuştur. Öyle ki onların faziletlerinin büyüklüğüne, yaptıkları işin değerine işaret etmek için onlar hakkındaki sevgi ve nefret, imanın ve nifakın göstergesi kabul edilmiştir. Gerçi bu manada onlara ortak olanlar, zikredilen faziletlere de ortak olurlar. Müslim'in Sahih'inde Hz. Ali hakkında Hz. Peygamberin şu hadisi rivayet edilmiştir: "Seni ancak mümin olan sever, sana ancak münafık buğz eder". Bu, tek tek bütün sahabe hakkında geçerlidir. Çünkü aynı üstünlük onlarda da bulunmaktadır. Zira onlar dini en güzel şekilde savunmuşlardır.

 

el-Müfhim adlı eserin sahibi şöyle demiştir: "Sahabe arasında gerçekleşen savaşlara gelince, şayet onlardan birinin diğerine buğz etmesi söz konusu olmuş­sa bu buğz, hadiste kasdedilen şekilde değil, muhalefeti gerektiren haricî bir durum sebebiyledir. Bu yüzden sahabe, birbirinin münafık olduğuna hükmet-memiştir. Onların durumu, müctehidlerin hükümler karşısındaki durumu gibidir: Doğruyu bulana iki ecir, hatalı olana ise bir ecir vardır.